Ayasofya Efsaneleri kitap özeti

Bizanslıların ve Türklerin en büyük mabedi olmuş Ayasofya hakkında inşa yıllarından başlayarak birçok efsaneler söylenmiştir
Akşemseddin’in ilk tefsir dersini verdiği pencere, soğuk pencere ismiyle anılmaktadır. Bu pencereden esen serin rüzgarın ilahiyet tahsil edecek talebeye zihin açıklığı verdiği inancı beslenirdi.
Ayasofya’nın güney tarafındaki delhizlerde bulunan oyuk bir taş Hz. İsa’nın beşiği olarak gösterilmekte idi. Kadınlar yeni doğmuş rahatsız çocuklarını bu beşiğe koysalar sıhhat bulacaklarına inanılmıştı.
Müslamanların inanışlarına göre Hızır, Ayasofya’da top kandilin altında namaz kılardı. 40 sabah aynı yende namaz kılanların Hızır’a rastlamaları mümkündü.
Hızır genelllikle bir derviş kılığında görünürdü. Eğer o anda tanınır ve eline sarılırsa dilenilen şey olurdu. Ayasofya’nın kubbesindeki 4 melek tasviri de birer tılsım sayılırdı.
Bunlardan biri de Cebrail sureti kanat takıp sayha vurursa (bağırsa) doğu semti ganimet olur derlerdi. İsrafil sureti sayha vursa batıda kıtlığa dalalet eylerdi.
Mikail seslense kuzey tarafında bir asi ortaya çıkardı. Azrail seslense cemi alemde taun (veba) başgösterirdi diye itikad edilmişti.
Caminin 361 kapısı vardır. Ama yüzü büyük kapıdır ve cümlesi tılsımlıdır. Defalarca saysak bir kapı daha meydana çıkar, ona dahi nişan koysak görmediğimiz bir kapı zahir olur ‘(görünür) tuhaf hikmettir.
Orta cümle kapısı üzerinde sarı piniç tabuta benzer bir uzun sanduka vardır. İçinde Kraliçe Sofya’nın naaşı mumya olarak defnolunmuştur.
Nice kimseler bu sandukaya dokunmaya cür’et ettiklerinde caminin içinde büyük bir deprem ve velvele peyda olduğundan vazgeçmeye mecbur kalmışlardır.
Bunun üstünde "amud-u sagirmlerin (küçük direklerin) takı üzere bir mermer kitabe içinde Kud-sü Şerif’in eski kıblesi tavsvir olunmuştur. İçi türlü cevherlerle süslenmiştir. Bu dahi tılsımdır. Kimse dokunmaya cesaret edemez.
Ayasofya mevcut 11 kuyudan biri bileziğinden ötürü Hz. İsa’ya izale edilmektedir. Yukarı mahfilin doğu tarafında mermere döşeme üzerinde yazılı bir taş vardır.
Taşın üstünde 1205 Haziran’ın 1′inde ölen Ehlisalib reisi Hanri Dandalo ismi yazılıdır. Dandalo buraya gömülmüştü.
Lahid içinde bulunan zırhı ve arması Fatih tarafından ressam Bellini’ye hediye olunmuştur.
Evliya Çelebi unutkanlık hastalığına tutunanların Ayasofya kubbesi ortasındaki altın top altında yedi kere sabah namazı kılıp dua etmeleri ve her vakitte yedişer siyah üzüm yemeleriyle dertlerinin iyileşeceğini yazmaktadır.
Ayasofya’nın geride cümle kapılarının batı tarafı nihayetindeki dreklerden biri Terler Direk ismiyle anılmaktadır.
Bu rutubetli sütun önünden asırlarca, binlerce insan geçmiş ve türlü dertlere şifa ümidiyle uzattıkları parmaklarıyla sütunda derin bir çukurr bırakmışlardır.
Kıble kapısının kanatları Nuh Peyamber’in gemisinin tahtasından yapılmıştır diye efsane vardır.
Tacirlerin, kaptanların o kapının önünde namaz kılıp ellerini kapının tahtasına sürmeleri ve Nuh peygamber ruhuna bir fatiha okuyup sefere çıkmaları uğurlu sayılırdı.
Yürek oynamasına ve nefes darlığına uğrayanların Ayasofya içindeki kuyunun suyundan sabah erkenden aç karnına üç kere içerlerse iyileşeceklerine inanılırdı.
 

ÖZETBLOG Tüm Hakları Saklıdır © Dizayn by ZaZa